Türkocağı ve tarihi yanlış
Prof. Dr. Zakir Avşar yazdı…
Gençlik yıllarımdan beri Türkocaklıyım. Ankara Türkocağı üyesiyim ve geçmişte rahmetli Orhan Düzgüneş hocamızın riyasetinde merkez heyeti üyeliğinde de bulundum. Mevcut yönetime karşı değerli kardeşim Hasan Ali Karasar ile birlikte liste çıkardık. Olmadı. O gün bugündür üyeliğim devam ediyor ama faaliyetlerinden uzağım.
Geçmişte biri Rahmetli Sadi Somuncuoğlu yönetiminde, diğeri Nurettin Gürgür yönetiminde olmak üzere iki kez Fethullah Gülen’e ödül vererek Türkocağı’na yazık ettiler. 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası bu ödülleri geri alarak yaptıkları vahim yanlıştan dönmeye uğraşsalar da olan oldu bir kere… Öyle isimlerle yol almaya çalıştılar ki, hem Ocaklı, hem Ocak mensubu olmayan milliyetçilerin tepkilerini çektiler…
Şimdi de İstanbul Türkocağı tarihin en büyük yanlışlarından birini ortaya koydu.
İslam’ın güncel meselelerinin tartışılacağı toplantıya CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Ekrem İmamoğlu’nu ve Canan Kaftancıoğlu’nu şeref konuğu olarak davet ederek varlık sebebi ile taban tabana zıt bir yaklaşıma girdi…
İslam’ın güncel meselelerinin tartışıldığı toplantının açılış konuşmasınahem Türkocağı ile hem de Müslümanlarla alay edercesine Marks’tan alıntı ile başlayan Kılıçdaroğlu, kendisine kitlesinden gelen eleştirilere yönelik böylesi bir tarzı benimsemiş olmalı ki, o kadar din adamının gıkı bile çıkmadı, “Siz ne yapıyorsunuz, Müslüman mahallesinde salyangoz satılır mı?” diyemedi…
Canan Kaftancıoğlu ki, şu anda hiçbir resmi sıfatı yok, DHKP-C teröristine “Komutana bin selam!” veren, PKK’lı terörist Sakine Cansız’ı anan, devlete “seri katil” diyen, Müslümanlara “inandığınız Allah bin belanızı versin” kargışında bulunan, Cumhurbaşkanının annesine hakaretten mahkûm olan birisi, yani Türk’e dair ne varsa karşı, İslam’a dair ne varsa karşı…
Siyasetin pragmatik tarafı artık o boyuta ulaşmış ki, bütün ömürleri boyunca tam karşısına kamp kurdukları ne varsa orada olmaktan çekinmiyorlar…
Kuşkusuz ki insanların dünü ile bu günü aynı olmayabilir. Dün düşündükleri gibi bu gün de düşünmeyebilirler. Buna bir diyeceğim yok ama gerçek öyle mi?
CHP’de bir değişim varsa bilinmelidir ki, makul bir değişim değil, Türk’ün çıkarlarının karşısında bir konumlanma biçiminde bir değişimdir…
Suriye tezkeresinde HDP ile birlikte “Hayır” diyen, Libya tezkeresinde yine HDP ile birlikte hareket eden bir CHP ve lider kadrosu şayet Türkün Ocağında bu denli rahatlıkla kabul görüyorsa veya toplantıya destek oldukları için kendi mekânları gibi hareket edebiliyorlar, İslam ile ilgili, Türklük ile ilgili bir toplantıda kendine islam alimi diyen, Türkçü diyenlerin gözlerinin içine baka baka Marks’tan bahsedebiliyorlarsa Türkocağı’nda bir sorun var demektir.
“Parayı verdik, düdüğü çalarız” tavrıdır bu. Orada size açıkça bunu söylüyor aslında Kılıçdaroğlu…
Birileri de diyor ki, “Ocağın parası yoktu, büyük bir toplantı yaptık, buna bakın…” Olur, bakalım, siz toplantı yapın ve Türk devletine, milletine en ağır hakaretlerde bulunan, iftira ve ithamlar yöneltenler gelsin, boy göstersin, üstelik size Karl Marks anlatsın…
Türkocağı yönetimi açıklama üstüne açıklama yapıyor, tek rahatsız oldukları şey Canan Kaftancıoğlu’nun katılması imiş. Davet etmişsiniz katılmış. Utanmıyor musunuz davet ettiğiniz kişinin katılımına sonradan laf etmeye… Var mı töremizde davet edilen, davete icabet edene laf söylemek…
Neden davet ettiniz? Önce bunu açıklayın.
Bilmiyor musunuz Kaftancıoğlu’nun durduğu yeri, düşüncelerini? Hem davet edip, hem de evinize gelene laf söylemek, onu tahkir etmek kadar vahim bir şey olabilir mi?
Davet etmek ne kadar ilkesizlik ise sonrasında bu sözleri sarf etmek o kadar gayri ahlakidir. Töresizliktir.
Şimdi “davetlileri ve programı bilmiyorduk” da dersiniz… O da ayrı bir mesele…
“Siyaset üstüyüz” diyorsunuz, bu nasıl siyaset üstü olmak ki, orada sadece CHP var ve üstelik de böylesi bir dönemde… Açık ve aleni bir şekilde Ocağın savunduğu tüm değerlere aykırı harekette beis görmezken…
Tüm milli politikalarda HDP ile birlikte hareket eden CHP ile yol almak mı tarafsızlık, siyaset üstülük?
Bu zevatı evinizde ağırlarsınız, iş yerinizde ağırlarsınız, onlarla birlikte siyaset ve yol arkadaşlığı yaparsınız, özel dostluklarınız olabilir, bunların hiç birine sözüm yok. Ancak neden Ocağı bu işe alet ediyorsunuz?
Allah Ocağa bu kötülükleri yapanlara akıl fikir versin, siyasete de izan versin diyeceğim ama çok geç…