TEMAS EDEMEDİĞİMİZ EVRENE DOĞRU… METAVERSE
İnsan ‘tek’ kimliği ile baş edemezken, sanal kimlikleri ile gerçek kimliği arasında bu geçişi mümkün kılacak yeni dünyanın şimdiden doğru kurgulanması gerekiyor. Gelişmeler bizi ‘temas’ edemediğimiz bir evreye taşıyor. Duygu, davranış, hal, hareket aktarımının yerini emojilerin aldığı bu evre, bu anlayışın tahkim ettiği yeni evren. Metaverse, internet kullanıcılarının sanal dünyada etkileşimini farklı bir boyuta taşıyacak yeni bir konsept. Gerçek hayatta yapamadığımız birçok şeyi ve daha fazlasını gerçekleştirebileceğinizi düşünün! Şimdi etkileşimin boyutu, yazışmak, veri transferi, görüntü ve konuşma kaydı gönderimi, oyun oynama vb düzeyde. Metaverse’de ise bunların ötesi var.
Metaverse yani “evren-ötesi”. Bu kavram ilk kez 1992’de “Snow Crash” adlı romanda kullanıldı. Bir kurgu, bir hayal veya bir tahmin olan bu durum artık “gerçek” oluyor. Yakın geçmişe bakarsak dev sinema perdeleri, TV kutuları, plazmalar ile zihnimize yer eden görüntüler, çağını tamamladı. Şimdi küçük telefonlara sığan, bilgisayar ekranlarından takip ettiğimiz bir dünyayı yaşıyoruz. Bir sonraki adımda gözümüzde dijital gözlüklerle birkaç “evreni” bir arada yaşayacağız galiba. Artık herkesin bir “sanal” izdüşümünün olabileceği yeni bir ufka yelken açıyoruz. İşte bugünkü yazımızda, hukuk ve dünyanın yeni gündemi olan metaverse bağlantısına değinmek istiyoruz. Metaverse’in konuşulduğu bu günlerde hukukun seyri nasıl olacak? Hukuk-ötesi bir evreye mi geçeceğiz? Ana ilkeleri bin yıllardır kabul gören durumlar değişecek mi? Pek tabii bu soruları cevaplamak mümkün değil. Sadece bu konuları konuşmak adına bir başlangıç olabilir.
İnternet büyüyor
Metaverse, internet kullanıcılarının sanal dünyada etkileşimini farklı bir boyuta taşıyacak yeni bir konsept. Gerçek hayatta yapamadığımız birçok şeyi ve daha fazlasını gerçekleştirebileceğinizi düşünün! Şimdi etkileşimin boyutu, yazışmak, veri transferi, görüntü ve konuşma kaydı gönderimi, oyun oynama vb düzeyde. Metaverse’de ise bunların ötesi var. Size olmak istediğiniz ne varsa onu vaat ediyor. Evren-ötesinde kendinize yeni isimler verebilirsiniz, istediğiniz mülkü, araç ve gereci temin edebilirsiniz. Hizmetler, eşyalar ve avatarlar alıp, satabilirsiniz. Bu yeni evrende etkinlikler düzenleyebilir, ev sahipliği yapabilir veya bunlara katılabilirsiniz. Ready Player One” filminde OASIS (vaha) adlı oyun anlatılırken belirtildiği gibi; “…Batman ile Himalayalara tırmanabilir, Mısır’da piramitler üzerinde kayak yapabilir,…oyun içerisinde çeşitli kıyafet ve silahlar da alınabilmektedir. Ancak kazanılan bütün puan ve paralar, kullanıcının çevrimiçi dünyada ölmesi ile birlikte yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır…”
Metaverse nedir?
Bu konu yeni olduğu için net bir tanımı yok aslında. Tarif etmek ile yetiniyoruz şimdilik. Bu konuda derli toplu bir değerlendirmenin -gördüğüm kadarıyla- Matthew Ball tarafından yapıldığını söyleyebilirim. Ona göre, “Metaverse, kimlik, nesneler, geçmiş, ödemeler ve yetkilendirmelerin sürekliliğini destekleyen ve her biri ayrı bir varlık duygusuna sahip, etkili bir şekilde sınırsız sayıda kullanıcı tarafından senkronize bir şekilde deneyimlenebilen kalıcı, gerçek zamanlı işlenmiş 3D dünyalar ve simülasyonlardan oluşan geniş bir ağdır.” A.Robertson/J.Peters imzalı “What is the Metaverse, and do I have to care?” başlıklı makalede gördüğüm bu tanımı içeren yazının devamında Facebook’un daha basit bir tanımla yaptığı belirtiliyor: “”Metaverse, sizinle aynı fiziksel alanda olmayan diğer insanlarla oluşturabileceğiniz ve keşfedebileceğiniz bir sanal alan kümesidir”. Bunlara Mark Zuckerberg’in “somutlaşmış internet” tabirini de eklersek sanırım zihnimizde bir çerçeve belirecektir. Fast Company yazarı Mark Sullivan 28 uzmanın görüşüne yer verdiği yazısında bu kavramın bu alanda uğraşan insanlar için çok farklı anlamlar ifade ettiğini, sosyal medya şirketleri, oyun firmaları, blockchain yapılanmaları ve daha nicesinin beklenti, hedef, kural, yaklaşım ve anlayışlarının çok farklı olduğunu ifade ediyor. Yani bir “metaverse” olmayacak, metaverse’ler olacak diyor özetle!
Azınlık Raporu
Somutlaştırma adına bir filmden daha bahsedelim: Azınlık Raporu! Hatırlanacağı üzere, göz bebeği taramalı, fütürist taşıtlar, etkileşimli gazete ve dergiler, havada uçuşan gelişmiş uzay gemilerini andıran polis araçları olan bu film 2054 yılında geçiyor. “Pre-cog” (bilişsel öncesi) adlı kahinler, yaşanacak adlî olayları önceden biliyor, polisler de onların gördüğü rüya kesitlerinden yola çıkarak suçluları yakalıyor. Film, suç işleyeceği öngörülen ama bunu henüz eyleme geçirmeyen bir kimsenin mahkûm edilebilip edilmeyeceğini problemini ele alıyor temelde. Ancak kullandığı öğeler tam da yapay zekâ, metaverse bağlamına işaret ediyor. Bu nokta hukuk ve metaverse bağlantısı açısından önemli. Zira, bu gelişim düzeyi pre-cog’lardan algoritmalara çoktan evrildi bile. Nitekim 2017 yılında, Durham Polis Teşkilatı yetkilileri de benzer bir uygulama başlattılar. HART ismin verdikleri uygulamada yapay zekadan faydalanarak şüphelilerin “checkpoint” isimi verdikleri bir tür denetim altında tutulma durumuna tabii olup olmadığına karar veriyorlar (wired.co.uk). Yani, HART bir kimsenin bundan sonraki davranışlarının denetlenmesi veya gözetim altında tutulması konusunda karar veriyor ve polisler de bunu uyguluyor. Benzeri bir durum da Çin’de var. Çin yurttaşlarına “sosyal kredi” verecek. 2020 yılında başlayan projeye göre, Sosyal Kredi Sistemi ile Çinli vatandaşlar, yüz tanıma, sosyal medya kullanımı ve yapay zeka teknolojileriyle puanlanacak…(ntv.com) Bir tür metaverse, hem de en gerçeği belki de! Bir çok örneğine hazır olmalıyız. Çünkü gerçek hayat giderek sanallaşıyor. Bu robotların bizi ele geçirmesi değil, bizim robotlaşmamız…
Bir belirsizlik var. İnternetin bu denli hızlı ilerleyişi ve şirketlerin “kurallarının” egemen olduğu bu çağda hukuk ne olacak? Faydalı bir cevap için doğru soru sormak lazım… Elif Çetin’in 15×15 isimli youtube programı var. Programın bir bölümünde ABD’de uygulamaya giren “Sanal Gardrop” uygulamasından bahsediyor. Revaçta olmaya başlayan bu uygulamayı anlatırken “elbiseyi gerçekten almanıza gerek yok, gerçekten dünyanda olmaması onun olmadığı anlamına gelmeyebilir” şeklinde bir ifade kullanıyor… Bu ifadeyi birkaç kez dinledim. Temel ve yadırgatıcı bir soru ve onun doğurduğu bir tespit! Bir kilit aslında…
Hukukun durumu
Hukuka sözleşme analitiği, tahmin kabiliyeti, delil tespiti veya nelerin delil olabileceğin dair öneriler, görüntü transferi, veri ağı bağlamında katkı sunan internet, yapay zekâ; metaverse boyutuna dönüşünce biz neyi konuşacağız? Hukuk dünyasında olmayan ve fakat “olmadığı anlamında” gelmeyen durumla karşılaşınca ne yapacağız? Bilmiyorum farkında mıyız, giderek “temas etmeyen” bir yaşam biçimimiz var ve bu artık “yeni-normal”: Her şey uzaktan! Metaverse kavramı ile tanışmamızın pandemi dönemine denk gelmesi de ilginç. Zira, pandemi sırasında, konferanslarımızın, seminerlerlerimiz, eğitimlerimiz alışverişlerimiz, çalışmalarımız, yaptığımız işlerin pek çoğu “dijital” hale geldi. Bir eşik kırıldı, bir sınır aşıldı. İşyeri olmayan işler, öğretmeni olmayan eğitimler ve daha fazlası. Şimdiden bir meta-evren serüvenin yüzde ellilik kısmını tamamladık sanki! Halihazırda bile hukukun çok geride kaldığı internet mecrasındaki belirleyici ve temel kodifikatörün şirketler olduğu gerçeğinden hareketle, metaverse’in gündemimize; telif, suça yöneltme, temel insan haklarına zarar verme, dolandırıcılık gibi halihazırdaki sorunların yanında yeni sorunları, soruları getireceği açık!
Neler olacak neler!
Düşünelim. Bir metaverse platformdasınız. Beş yılınızı verdiniz. Hatırı sayılır bir masraf yaptınız. Krediler biriktirdiniz ve fakat gerçek alemde öldünüz! Tüm kazanımlarınız size mi ait olacak, şirkete mi kalacak? Bu konuda mirasçılarınız kim olacak, “metaverse” de kurduğunuz aileniz mi? “Universe” olanlar mı?… Ya da bu platformda bir takım kurdunuz. Çok başarılı bir ekibiniz var ve herkese kök söktürüyorsunuz. Takımdan bir arkadaşınız oyun kurallarını ihlal etti, hile yaptı ya da. Sonuçta kurala aykırı biçimde rakibe bilinçli zarar verdi. Bundan hangi evrendeki mal varlığınızla sorumlu olacaksınız? Bunlar aklıma ilk gelenler… Bir de buna metaverse yargılamaları eklersek. Yani bu evrendeki mahkemelerin kararları… Veya birisinin çıkıp “sanal infaz” talep etmesi. Mesela metaverse platformlarına girişin yasaklanması bir idari veya adli ceza olarak gündeme gelebilir.
İnsan “tek” kimliği ile baş edemezken, sanal kimlikleri ile gerçek kimliği arasında bu geçişi mümkün kılacak yeni dünyanın şimdiden doğru kurgulanması gerekiyor. Gelişmeler bizi “temas” edemediğimiz bir evreye taşıyor. Duygu, davranış, hal, hareket aktarımının yerini emojilerin aldığı bu evre, bu anlayışın tahkim ettiği yeni evren! Bunlar olmadan “hukuk” olabilir mi? Buna cevabı da bir filmden vererek yazımızı noktalayalım: Sully. Kuş çarpması nedeniyle iki motoru arızalanan uçağı nehre indiren Sully Havacılık Konseyince uçağı nehre indirmek yerine en yakın havaalanına götürememekle suçlanıyor. Bunun dayanağı ise simülasyon cihazı ile yapılan testler. Sully bu duruma itiraz ediyor ve simülasyonu kullanan pilotların olayı yaşamadığını, ne yapacaklarını bilerek test yaptıklarını belirtiyor ve şöyle diyor: “…Bizim durumu değerlendirmemize ve karar almamıza simülasyonda vakit vermemişsiniz. İnsan unsurunu tamamen göz ardı etmişsiniz. Siz burada insan hatası arıyorsunuz. O zaman işe insanı katın!”
cuneydaltiparmak@yahoo.com