ATO’dan afet çalıştayı; ‘Deprem doğanın imdat çığlığıdır’

Ankara Ticaret Odası (ATO) 63. Proje Hizmetleri Meslek Komitesi tarafından “Afetler Öncesi Mühendislik Hizmetleri” Çalıştayı düzenlendi. Çalıştaya ATO Başkanı Gürsel Baran, ATO Başkan Yardımcısı, Türkiye Kent Konseyleri Birliği (TKKB) ve Ankara Kent Konseyi Başkanı (AKK) Halil İbrahim Yılmaz, 63. Proje Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Cengiz Gökay, AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Orhan Tatar, Türk İnternet Medya Federasyonu (TİMBİR) Genel Başkanı Dr. Süleyman Basa, Ankara Kent Konseyi Başkan Vekili ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Zafer Şahin, ABB Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanı Bekir Ödemiş, Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür ile akademisyenler ve meslek komitesi üyeleri katıldı.

CENGİZ GÖKAY: AFET YÖNETİMİ TEMELİNE RİSK AZALTMA KONULMALI

 

ATO 63. Proje Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Cengiz Gökay, deprem, heyelan, sel ve çığ gibi doğal afetlere maruz kalan Türkiye’nin küresel risk endeksinde 191 ülke arasında 45’inci sırada yer alan 5.3 endeks puan ile yüksek risk grubundaki ülkeler arasında bulunduğunu söyledi. Gökay, “Artık önceliğimiz yaşandıktan sonra ne yapılabilir değil risk azaltma, hem dünya çapında hem yerel ölçekte afetlerle mücadelenin öncelikli konusu haline gelmiştir. Başarılı bir afet yönetiminin temeline risk azaltmayı koyduğumuzda planlama, müdahale ve iyileştirme süreçlerinin çok daha başarılı yürütüleceğine inanıyoruz” dedi.
şişli escort bakırköy escort mecidiyeköy escort çatalca escort yeşilköy escort bahçeşehir escort çapa escort bayrampaşa escort bayrampaşa escort

HALİL İBRAHİM YILMAZ: HER KONUTUN BAŞINA BİR TEKNİK ADAM KOYABİLECEK POTANSİYELİMİZ VAR

 

ATO Başkan Yardımcısı, Türkiye Kent Konseyleri Birliği (TKKB) ve Ankara Kent Konseyi Başkanı (AKK) Halil İbrahim Yılmaz da konuşmasına, programı düzenleyen 63 No’lu Proje Hizmetleri Meslek Komitesi’ne teşekkür ederek başladı. Komiteye 17 ayrı alanda 5 bin 200’e yakın kayıtlı mühendis bulunduğunu belirten Yılmaz, 2023 yılının Ankara Ticaret Odası’nın 100’üncü kuruluş yılı olduğunu hatırlatarak, “63 NO7’lu komitemizi, ATO’yu gelecek yüzyıla taşıyacak değerli projeleri icra edecek bir komite olarak görüyoruz“ dedi.

Konuşmasını slayt gösterisi eşliğinde sürdüren ve Türkiye’deki mühendis ve mimar sayılarına ilişkin bir slayta dikkat çeken Yılmaz, deprem konusunda hemen her kesimin konuştuğunu ancak konunun uzmanlarının görüşlerine başvurulmadığını anlattı. Yılmaz, “Türkiye’de inşaat mühendisi 147 bin kişi var. Mimar 76 bin, harita mühendisi 19 bin, jeoloji mühendisi 18 bin, çevre mühendisi 16 bin, iç mimar 8 bin şehir plancısı 7 bin, peyzaj mimarı 7 bin, jeofizik mühendisi 5 bin olmak üzere toplam 305 bin mühendisimiz var. Son depremde toplam 260 bin binamız ağır hasar aldı 197 bin konutumuz yok oldu. Her konutun başına bir teknik adam koyabilecek bir potansiyelimiz var. Televizyonlarda depremlerden sonra falcılar konuşuyorlar, gündüz kuşağında evlilik programlarında takla atan amcalar konuşuyorlar, Gelinim mutfakta yarışmasının katılımcıları konuşuyorlar. Magazin programcıları depreme dair bütün engin fikirlerini bizimle paylaşıyorlar, spor programında ağzında pis su borusuyla bir meczup depremi anlatıyor. Dedikodu gazetelerinin her birinde deprem konuşuluyor Ama bu 305 bin mühendis konuşamıyor, bunlara ekran açamıyoruz fırsat veremiyoruz” dedi. Yılmaz, “Afetler Öncesi Mühendislik Hizmetleri Çalıştayı” ile konunun uzmanlarının doğal afetlerle ilgili konuşabilmesinin önünü açmayı amaçladıklarını kaydetti.

‘DEPREMİN ÜZERİNDEN 145 BİN KEZ 65 SANİYE GEÇTİ’

 

“Deprem doğanın imdat çığlığıdır” diyen Yılmaz, Türkiye’nin yüzde 90’ının deprem kuşağında olduğunu, yüzde 50’sinin de birinci derecede deprem kuşağında bulunduğunu kaydetti. Yılmaz, “Bizim ülkemizde deprem vaka-i adiyeden” dedi. Depremin üzerinden 3 ay 19 gün geçtiğini hatırlatan Yılmaz, “Yer yarıldı içine girdik en son depremde. Ne zaman oldu? 3 ay 19 gün önce. 109 gün önce. 2 bin 621 saat 43 dakika önce. 157 bin 303 dakika önce. 9 milyon 438 bin 180 saniye önce. 65 saniyede yok olduk ve 50 bin kişi toprakla buluştu. Depremden bu yana geçen süreyi 65 saniyeye bölersek, 145 bin kez 65 saniye geçmiş depremin üzerinden. 145 bin kez 65 saniye geçtiği halde biz 145 kez bu konuyu konuşmadık. Unuttuk. Ondan öncekileri unuttuğumuz gibi. Onun için biz bu depremlerden mi yoksa cehaletten mi ölüyoruz önce bunu tartışalım” dedi.

‘DEPREM BİLİMİN İKAZ ÇIĞLIĞIDIR’

 

Yılmaz, depremin ardından Ankara Kent Konseyi olarak yardım çalışmalarını “Dayanışma Depremden Güçlüdür” diyerek yürüttüklerini hatırlatarak “Halbuki tedbir dayanışmadan önceydi. 1923 Tokyo depreminde 143 bin kişi hayatını kaybediyor. Ertesi gün Deprem Araştırma Enstitüsü’nü kuruyorlar. Ve o günden sonra son 10 yılda, 10’un üzerinde 7 Şiddetinden daha büyük deprem oluyor ve sadece 53 kişi hayatını kaybediyor. Onlar da heyecan yapan yaşlılar falan. Neden bu kadar az sayıda kayıp oluyor çünkü deprem bölgesi olarak bilimle barıştılar. Ülkemizde 1930 yılından bu yana depremlerde 150 bin canımızı kaybettik. Bu nedenle “Dayanışma depremden güçlüdür” demekten “Tedbir depremden güçlüdür” diyerek öncesinde tedbir alma alışkanlığına geçmek zorundayız. Deprem bilimin de ikaz çığlığıdır” diye konuştu.

‘BİLİME SAVAŞ AÇARSANIZ ÖLÜRSÜNÜZ’

 

Kahramanmaraş merkezli depremde yıkılmış bir bina ile yanında sağlam kalmış bir binanın fotoğrafını gösteren Yılmaz, sağlam kalan binanın ODTÜ öğrencisi Mustafa Tümer’in karbon fiber elemanla yerinde güçlendirme adı altında ödevi sonucunda uygulama yapılan bina olduğunu bildirdi. Baran, “Bu öğrencimizle hocaları gitmişler Hatay’daki iki bloklu bir binanın bir bloğunu güçlendirmişler. Birinde öğrencilerin güçlendirdiği bu binada burnu kanayan yok, diğer binada yaşayan yok. Bilime savaş açarsanız ölürsünüz” dedi.

‘AHLAKLI BİREYLER OLMADAN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM OLMAZ’

 

Kentsel dönüşümün konuşulduğuna dikkat çeken Yılmaz, “Zihinsel dönüşümü yapmadığımız sürece kentsel dönüşümü yapamayacağımız tekrar konuşmak zorundayız” dedi. Deprem konusunda bireylerin dirençlerinin de bulunduğunu belirten Yılmaz, imar barışına 3 milyon kişinin başvurduğunu bildirdi. Yılmaz, 92 bin konut barışmış. 3 milyon kişi imar barışına başvurmuş. Bu konuyla ilgili politikacıları suçlamak kolay. 3 milyon imar barışına başvuran bizler suçlu değil miyiz. Politikacıları suçlamak kolay en kolay yolu 3 milyon imar barışına başvuran bizler suçlu değil miyiz. Aynı şey vergi barışında da vardır. Sürekli barışmak istiyoruz, suç işleme merakımız var. Önce birey olarak biz kendimizi tedavi edeceğiz. Ahlaklı bireyler olmadan toplumsal dönüşüm olmaz” dedi.

 

Yılmaz, İmar Affı ile devletin 25 milyar lira gelir elde ettiğini Kahramanmaraş Merkezi Depremlerin maliyetinin de Türkiye ekonomisinin yüzde 10’una denk geldiğini ifade etti.

GÜRSEL BARAN: DEPREM HASARLARINI AZA İNDİRMEK ELİMİZDE

 

Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran da deprem sonrası Türkiye’nin gayri safi hasılatını oluşturan toplamda 11 ilde deprem yaşanmasına vurgu yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Yüzyılın Felaketi” sözüne atıfta bulunan ATO Başkanı Baran, “Zor bir süreçten geçiyoruz. Böyle bir felaketi de Allah yaşatmasın. Bu felaket gerçekten sıkıntı verdi. Ama bir başka özelliğimizi de gün yüzüne çıkardı. Deprem olduğu andan itibaren bütün Türkiye ayağa kalktı. Ülkemizin her ferdi elinden gelen gayreti gösterdi. Bizler ATO olarak bölgeye 100’ün üzerinde TIR’la üyelerimizden gelen desteklerle deprem bölgesine destek verdik. Çadır kentlerimiz ve prefabrik konut kentlerimiz var. Bölgenin ihtiyacı olan her ne varsa biz bunu temin etme gayreti içinde olduk. Şua anda kalıcı konut yapılması ile ilgili bir gayretin içindeyiz. Biz deprem olduktan sonra bunları yapıyoruz. Ülkemiz deprem bölgesiyiz. Çalıştayımızın amacı bu felaketlerin bir daha yaşanmamasına katkı sağlamaktır. Japonya’da daha şiddetli deprem olduğunda daha az hasar olurken neden bizde bu kadar ağır hasar oluyor? Bu hasarları aza indirmek öncesinde yapılacak çalışmalarla işte bu çalıştaydan çıkacak sonuçları hayata geçirmek bu bizim elimizde”

PROF. DR. NACİ GÖRÜR: ÜLKENİN EN ÖNEMLİ SORUNU DEPREMDİR

 

Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür ise Türkiye’nin depreme yabancı bir ülke olmadığını, 1939 yılından itibaren meydana gelen depremlerde 100 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiğini söyledi. Depremlerde hayatını kaybeden insanlara karşı sorumlulukları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Görür “Türkiye’de gerçekten en önemli sorun depremdir. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti veya devleti bu deprem işini eğer çözemezse bizim millet olarak bu asrı ekonomik ve siyasi olarak bağımsız olarak sürdürmemiz devam ettirmemiz çıkarmamız mümkün değildir. Herkesin önünde iddia ediyorum. Gerçek anlamda beka meselesi budur. Bu gerçekten ülkenin siyasi ve ekonomik bağımsızlığını, özgürlüğünü içeren bu asrı çıkarıp çıkarmama meselesidir” ifadelerini kullandı.

Çalıştay daha sonra oturumlarla devam etti. 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu