29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI KUTLAMA MESAJI
Değerli hemşehrilerim; Umudumuz, gururumuz, yarınımız bildiğimiz sevgili gençler ve çocuklar, memleket bahçesinin bahçıvanı gül yetiştiren öğretmenler, bu cennet vatana hizmet yolunda cansiperane çalışan mesai arkadaşlarım, aziz milletimiz. Bugün burada bu güzel günde koca tarihin ve şu gök kubbenin şahitliğinde; gazilerimiz ve aziz şehitlerimizin şahitliğinde; başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ceddimizin manevi huzurunda, devletimizin en büyük gününü kutluyoruz.
Bugün, tarihi şan ve şerefle dolu olan aziz milletimizin gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yedi düvele karşı göğsünü siper ederek kurduğu cumhuriyetimizin 97’inci kuruluş yıl dönümü. Bu anlamlı gün vesilesi ile öncelikle; binlerce yıllık şanlı tarihimiz boyunca her dem yeniden doğuşlara ve şanlı yürüyüşlere imza atmış olan cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları başta olmak üzere kanlarıyla, canlarıyla bu toprakları bize vatan yapan aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi, rahmet, minnet ve şükran duygularımla yâd ediyorum.
Büyük bir medeniyetin mirasçısı olan devletimiz, cumhuriyet ile birlikte hızla büyümüş ve özellikle son yıllarda kimsenin hayal dahi edemeyeceği dev projeleri hayata geçirerek dünyanın en güçlü ekonomisine sahip ülkeleri arasına girmeyi başarmıştır. Türk insanı, cumhuriyet sayesinde devletin tek ve gerçek sahibi olduğunun, hâkimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğunun bilincindedir.
Elbette ki devlet olarak, millet olarak ulaşmamız gereken daha nice hedefler, yapmamız gereken daha nice büyük işler var. sahip olduğumuz misyon ve üzerinde yaşadığımız coğrafyanın politik ve stratejik önemi, karşımıza sürekli iç ve dış düşmanları çıkarmıştır, öyle görünüyor ki çıkarmaya da devam edecektir.
Değerli hemşehrilerim Şairin;
Kalk yiğidim yine dağ başını duman aldı
Parçalandı bir kıtanın toprakları
Aslan payını aslan olmayan aldı
Diye haykırdığı günlerden geldik bu meydanlara. Feleğin bizlere bu imiş kastı diyerek bize biçilen kefenleri yırtarak geldik bu meydanlara. Seferberliklerden, kıtlıklardan ve gonca gülün tazelerinin kırıldığı cephelerden geldik bu meydanlara ve gidilip dönülmeyen kanlı yemenden ve yiğitlerin harman gibi savrulduğu Cezayir’den, Balkanlardan, Kafkaslardan ve anaların, babaların ümidini kestiği Çanakkale’den, Kırım’dan ve Kerkük’ten ve Kıbrıs’tan geldik bu meydanlara. Velhasıl bu vatan kimin sorusuna en güzel cevabı vererek geldik bu meydanlara.
Millet; dedelerinin, şehitlerinin mezar taşları yan yana olan insanlar topluluğudur. Millet; Selahattin Eyyubi’ye de, Yavuz Sultan Selime de aynı gururla sahip çıkan insanlar topluluğudur. Millet; Yunus Emreden de Şeyh Şaban-ı Veliden de aynı hissiyatı alabilen insanlar topluluğudur. Millet; istiklal marşını da Yemen Türküsünü de hep bir ağızdan, hep bir yürekten ve kalpten hissederek okuyabilen insanlar topluluğudur. Millet; aynı duayı eden, aynı duaya âmin diyen, birlikte üzülüp birlikte sevinen insanlar topluluğudur.
19 Mayıs 1919’ da ki millet kavramı da budur.23 Nisan 1920 deki millet kavramı da budur, 29 Ekimdeki kuruluşun millet kavramı da budur.
29 Ekim 1923’te, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ilkesi ve ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefiyle Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduk. Cumhuriyetimizi, 2200 yıllık devlet geleneğimiz ile yaşadığımız coğrafyadaki bin yıllık Selçuklu ve Osmanlı mirasının, o günün zor şartlarında elde edilmiş bir kazanımı olarak görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti, 97 yıldır karşısına çıkan zorlukların üstesinden gelerek yoluna devam etmiş, bilhassa son dönemdeki atılımlar sayesinde, bugün dünyanın yükselen güçleri arasında yer almayı başarmış bir devlettir. Büyüyen ekonomisi, güçlü demokrasisi, temel insani değerlere olan bağlılığı, ilkeli ve vizyoner dış politikasıyla Türkiye, bölgesinde ve dünyada bir ilham kaynağı olmayı günümüzde de sürdürüyor.
Cumhuriyetimizin bizleri ulaştırdığı nokta, hepimize heyecan ve ümit vermekte, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmekte, milletçe daha iri ve diri olma azmimizi yenilemektedir. Her yerde ve her ferdimizle milletçe devletimizin bekası, milletimizin refahı için çalışmaya, dünyanın gelişmiş ülkeleri ile her alanda yarışmaya ve insani değerlerinin savunulmasına öncülük etmeye, mazlumların yanında, zalimlerin ve vatan hainlerinin ise karşısında olmaya, her zamankinden daha fazla azimli ve kararlıyız. Ne mutlu ki, bunun için gerekli olan güce, akla, birikime ve tecrübeye sahibiz.
Biliyoruz ki; ay yıldızlı şanlı al bayrağımızın altında vakit; tek yürek, tek vücut ve tek millet olma vaktidir. Vakit, akıl ve gönül birliği vaktidir. Vakit, ecdattan teslim alınan mirası geleceğimizin teminatı gençlere en iyi şekilde teslim edebilmek için gayret gösterme vaktidir.
Bugün hepimize düşen ortak görev; ulusal değerlere, bilince, Cumhuriyet’e sahip çıkmak, Çanakkale’yi, Kurtuluş Savaşı’nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek kuşaklara aktarmaktır. Türk milleti dili, kültürü, tarihi ve saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele, gönül gönüle güçlü biçimde yürüyecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, başta; cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun kahraman silah arkadaşları olmak üzere, dünden bugüne şanlı tarihimizin ölümsüz sembolleri olan aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi bir kez daha rahmet, minnet ve şükran duygularıyla anıyorum.
Büyük Türk milletinin ve siz değerli hemşerilerimin Cumhuriyet Bayramı’nı candan kutluyor, dünya durdukça bu bayramların yepyeni ufuklarla ve yepyeni umutlarla sürüp gitmesini temenni ediyorum. Nice güzel bayramlarda birlikte olmak dileğiyle sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.