SİYASETTE ÜSLUP MESELESİ
Günlerden beri siyasette seviyenin yerlere indiğinden yakınıyor, hemen her siyasetçinin söylemlerinde daha ölçülü, dikkatli olması gerektiğini konuşuyoruz.
Haklı mıyız? Haklıyız. Siyasetçilerin toplumun önündeki kişiler olarak böyle bir sorumlulukları vardır. Onlar daha kaliteli, rafine bir duruş sergilemek ve toplumun her bireyi için örnek teşkil etmek gibi bir görevleri bulunmaktadır. Değilse siyaset yapmasınlar.
Onlar yukarılarda ağızlarını bozunca, birbirlerine yakışık almaz sözler edince aşağılarda insanlar da aynı tarz içinde hem onlara, hem de birbirlerine yönelik olmadık cümleleri kurmaktan geri durmuyorlar…
Sosyal medya yasası çıkarmaya çalışıyoruz. Kendimizi birbirimizden korumaya uğraşıyoruz. Özel hayatımızı, kişilik haklarımızı, şeref ve haysiyetimizi savunmaya uğraşıyoruz. Bunları yaparken tartışmaların temelinde özgürlüklerin nereye gittiği sorgusu öne çıkıyor. İyi, güzel, hoş ta özgürlük dediğimiz şey birbirimize ağzımızı doldura doldura hakaret etmek, sövmek, yalan ve iftiralarla aşağılamak mıdır?
Mutedil olmak her zaman en iyisi. Kimse düşünerek konuşmaktan, bilgiye ve belgeye dayalı iddialardan zarar görmez. Ancak bilgi ve belge yokken, aklımıza eseni söyler isek, düşünmeden, tartmadan, cümlelerimize hiçbir süzgeç uygulamadan sarf eder isek karşımızdakine zarar veririz ama kendimize de zarar vereceğimiz muhakkaktır.
Siyasetçilerin daha iyi, güzel, yapıcı, seçkin cümlelerle konuşma imkan ve kabiliyeti sıradan insanlardan çoktur. Bilgi birikimleri, deneyimleri, çalışma ekipleri, yeni bilgilere ulaşma imkan ve kabiliyetleri buna ziyadesiyle müsaittir.
Sözgelimi metin yazım ekipleri vardır, danışmanları vardır, onlar için çalışan pak çok insan bulunmaktadır. Bunlardan yararlanarak toplumu zenginleştirecek, doğru ve iyi bilgi ile donatacak bir üslup içinde olmayı tercih ettiklerinde yansıması da güzel olacaktır…
İsimlendirerek, örnekleyerek yazmak istemiyorum bu yazıyı. Her okuyanın kafasında kuşkusuz ki geçmişe ve günümüze dair iyi veya kötü sayısız siyasetçi örneği vardır, üsluplarıyla hatırladıkları…
Kiminin espri düzeyi son derece yüksektir, kiminin hiddet ve şiddeti… Kimi zekânın doruklarından hiç taviz vermez, kimi cümleleri ile hem kendisini hem de siyaseti yerlerde süründürür… Kiminin her cümlesinden devlet deneyimi, birikimi, millet ve vatan sevgisi akar, kiminin de insanlara, hayvanlara, bitkilere, canlı cansız her şeye sevgisizliği, nefreti…
Yaşadık gördük, hepsinin örneklerini…
Yine yaşıyoruz. Ama artık iyi örnekler değil; hepsi iyi olsun istiyoruz…
Herkes birbiriyle konuşurken, birbirine hitap ederken, bize dönükken cümlelerini seçsin, ölçsün, tartsın öyle konuşsun…
Diyeceksiniz ki, iktidar ve muhalefet olmayacak mı? İnsanlar tenkitlerini yapmayacak mı? Elbette iktidar ve muhalefet olacak, tenkit de yapılacak…
Ama güzel Türkçemiz, olumsuzlukları bile nezih bir şekilde ifadeye; kötülükleri, yanlışları bile en üst zekâ seviyesinde ifade kudretine malik kelimelerle doludur…
Deneyelim…