Dünya Mirası Milli Parka jeotermal tehdidi
Aydın Söke’de, Büyük Menderes Deltası’nda ulusal ve uluslar arası bir çok sözleşme ile korunan Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın tam ortasından başlayarak Didim Taşburun Balıkçı Barınağı’na kadar olan çok büyük bir alan için jeotermal arama ruhsatı başvurusu doğa dostlarını ve bölgedeki bir çok yerleşim yeri ve mahalle sakinlerini ayaklandırdı.
Uşak, Afyon, Denizli ve Aydın bölgelerindeki endüstriyel tesislerden ve yerleşim yerlerinden gelen atıklarla kirletilen Büyük Menderes Nehri’ni ve bölgeyi daha da kirletecek, sulak alan ekosistemini geri dönülmez biçimde tahribata uğratacak yeni bir jeotermal tehdidi yöre insanlarının tepkilerine neden oldu. Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) Başkanı Bahattin Sürücü, böyle bir kararın akla ve mantığa sığmadığını söyledi. Bölgenin önemini bile bile jeotermal aramak için başvuru yapılmasını anlamakta zorluk çektiklerini söyleyen Sürücü, “Ortaklar, Germencik, İncirliova, Aydın, Nazilli’den Buharkent’e kadar olan bölgelerde açılan jeotermal enerji sondaj kuyularının, iklimsel değişiklik, tarımsal ürünlerdeki bozulmalar, hava kirliliği, asit yağmurları, borlu suların ve akışkanların yeraltı ve yerüstü sularına yaptığı olumsuz etkiler ve yöre insanlarının sosyal, ekonomik ve psikolojisinde yarattığı büyük sorunlar bilinirken, tarım, turizm ve doğal hayatın iç içe olduğu eşsiz bir bölgede, jeotermal kuyularının açılmasının düşünülmesi akla mantığa sığmamaktadır” dedi.
“BİR ÇOK SÖZLEŞME İLE KORUNUYOR”
Jeotermal kuyularının açılması düşünülen alanın vasat bir bölgede olmadığına dikkat çeken Sürücü, “Ruhsat alanı 1994 yılında Dilek Yarımadası Milli Parkı’nın sınırlarının genişletilerek içine alındığı Büyük Menderes Deltası’nın tam da orta yerindedir. Bir dünya mirası sayılan Büyük Menderes Deltası’nın nasıl korunduğuna bakıldığında; 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu, aynı zamanda Uluslararası Sulak alanlar Sözleşmesi (Ramsar), Avrupa´nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarının Korunmasına Yönelik Sözleşme (Bern), Biyolojik Çeşitlilik Anlaşması (Rio) ve Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Barselona) kapsamında ulusal ve uluslararası kanun ve sözleşmelerle koruma altında olduğu görülür. Bahse konu olan alan tamamen 1. Derece Doğal Sit kapsamında olup, içinde 1. Derece Arkeolojik Sit alanlarını da barındırmaktadır. Ruhsat talebinde bulunan şirket bu mevzuatları bilmeden mi başvuru yapmıştır” ifadelerini kullandı. Bölgedeki 256 kuş türü ile tüm dünyada 700 bireyi kaldığı tahmin edilen Akdeniz Foku ile nadir bitki türlerine dikkat çekti.
“KORUMAK HERKESİN GÖREVİ”
Sürücü, “Büyük Menderes Deltası Milli Parkı’nda jeotermal kuyularının açılması talebini, başta Doğa Koruma ve Milli Parkların, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulunun izin vermeyeceklerine inanıyoruz.Görüş alınacak diğer kurumlar ve yetkililerin de bölgemizin en güzel doğa alanlarından biri olan Büyük Menderes Deltası’nın korunması için gerekli duyarlılığı göstermelerini bekliyoruz. Doğal hayata ve bölgedeki herkese zararı olacak, iklim değişikliği yaratacak, yeraltı ve yer üstü sularını kirletecek jeotermal gibi faaliyetler yerine, bölge ekonomisini ekolojik yapıyı bozmadan, kirletmeden geliştirebilecek ekoturizm gibi doğru projeler hazırlanmalı, organik tarımın ve geleneksel usullerle yapılan balıkçılığın geliştirilmesi için yereldeki çiftçiler ve balıkçılar desteklenmelidir” diyerek aynı zamanda bir uygarlıklar deltası olarak bilinen bu coğrafyanın kültürel, tarihsel mirasına, eşsiz güzellikteki doğasına sahip çıkmanın tüm yöneticilerin, kurumların, kuruluşların, yörede yaşayan halkın ödevi ve sorumluğu olması gerektiğinin altını çizdi. (Latif Sansür)